Otman (Osmanlı) Devletinin Kurucusu Otman (Osman) Bey’in babası (Er) Tuğrul Bey’in adı bilindiği üzere Ertuğrul değil yalnızca Tuğrul olup Er onun kişiliğine mahsus Sıfattır.
Şöyle ki; Öz Türkçe isimler arasında OSMAN ve ERTUĞRUL isimleri bulunmamaktadır.
OTMAN (Öz Türkçe isim)
Ailenin en küçük oğlu , Ocağın ateşini yakıp ısıtacak ve devamlılığı sağlayacak olan,
Çok eskilerden beri süre gelen Türk töresince çocuklar arasındaki paylaşımlarda ev en küçük çocuğa kalır.
Bu yüzden ilerde evin yada mülkün idaresi küçük oğlandadır. Yani ocak onunla yanmaya devam edecek , aile , oba yada oymağın yaşamı onun sayesinde sürecektir.
Bu çocuklara ”Otman, Ot tigin, Othan” adları verilirdi.
Otmanlı (Osmanlı)devletinin kurucusu ve (Er) Tuğrul Bey’in en küçük oğlu , Daha (Er) Tuğrul Bey ölmeden Töre ye göre bir çok mal mülk büyük çocuklara, beylik ise en küçük olan Otman’a geçmişti.
ER (Öz Türkçe isim)
Olgun,olmuş, ergin, yetişkin erkek , Asker, çeri
TUĞRUL (Öz Türkçe isim)
Doğan kuşu, bir doğan türü , doğru, doğrulmuş, dik- ayakta , Türk mitolojisinde, adı geçen, yarı insan, yarı kuş.
Günümüzde Osman bey , Ertuğrul bey hatta aynı isim telaffuzu ile Malazgirt fatihi Sultan Arslan alp’e Alparslan denmesi tarihi kişiliklere olan yanlış hitap şekliyle Onlara yaptığımız en büyük haksızlıklardandır.( Er) Tuğrul Beyin babası Gündüz Alp’e hiç var olmamış gibi tarihi çarpıtarak Anadolu Selçuklu Devletinin kurucusu Süleyman Şah’ın isminin verilmesi gibi.
İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde bulunan ve İbrahim ARTUK tarafından Otman Gazi’ye ait olduğu tespit edilen sikkede(parada) Otman bin( Er) Tuğrul bin Gündüz Alp (Gündüz Alp oğlu (Er) Tuğrul oğlu Otman )yazılıdır. Bu paranın üzerindeki yazı (Er) Tuğrul Gazinin babasının Gündüz Alp olduğu görüşünü kesinleştirmektedir.
Süleyman şah Kimdir ?
Büyük Selçuklu Devletinin Kurucusu Selçuk bey’in torunu olan ve Taht mücadelesi sonucunda Sultan Arslan Alp (Alparslan)tarafından öldürülen Kutalmış Han’ın oğlu Süleyman Şah’da babası gibi saltanat sahibi olmak için çabalar sarf ediyordu. Dolayısıyla olası bir saltanat mücadelesinde saltanat makamına göz dikmesi kaçınılmazdı. Güçlü bir kumandan olan Süleyman Şah, hem saltanat makamından uzaklaştırılmak hem de kendisine bağlı olan güçlü ordusundan istifade etmek amacıyla Anadolu Seferlerinde görevlendirildi. Anadolu içlerine gerçekleştirilen taarruzlarda en çetin mücadeleleri verende Süleyman Şah olmuştu. Sadece 3 yıl içerisinde 700 Km’lik bir hat üzerinde ilerleyerek 1075 yılında İznik’e kadar ulaşmıştı.
1075 yılından sonra Bizans ile sınır komşusu haline gelen Süleyman Şah hem bölgedeki hâkimiyetini güçlendirmiş hem de kazandığı zaferlerle ordusunun sadakatini kazanmıştı. Bizans’ın içinde bulunduğu iç karışıklıklar ve Malazgirt Hezimetinin çöküntüsü Bizans’ın Süleyman Şah’a karşı ciddi bir mukavemet gösterememesine neden oldu , sınırlarına dayanan Selçuklu ordularına karşı mücadele etseler de ordu içerisinde Türklere karşı oluşmuş büyük bir korku hâkimdi. Süleyman Şah’ın güçlü ordusu da art arda kazandığı zaferlerle bölgede söz sahibi olmaya başlayınca Süleyman Şah, Büyük Selçuklu Devletine bağlılığını reddederek bağımsızlığını ilan etti ve Anadolu’da yeni , büyük bir devlet vücut buldu (1077) – Anadolu Selçuklu Devleti.
Anadolu Selçuklu Devletinin güney hattına doğru ilerleyerek Suriye sınırlarına dayanması Büyük Selçuklu Devletinin Suriye Maliki Tutuş’u tedirgin etti. Büyük Selçuklu Devleti Sultanı Melikşah’ın kardeşi olan Suriye Selçuklularının Maliki Tutuş, Süleyman Şah’ın yayılmasını Suriye hattına doğru devam ettireceği endişesiyle Anadolu Selçuklularının akınlarına karşı çıktı. Zira Süleyman Şah da güney sınırlarına doğru giriştiği akınları Suriye hattına kadar ilerleterek Halep’i kuşatmıştı. Tutuş, Süleyman Şah’ın Halep’i kuşatmasına karşılık Melikşah’ın yetenekli kumandanlarını da ordusuna alarak Süleyman Şah üzerine taarruz etti. Tarihe Ayn Salem savaşı olarak geçen bu mücadele de Süleyman Şah mağlup olarak savaş meydanında öldürüldü (1086). Naaş’ı öldüğü yer olan Fırat nehri kıyısında düzenlenen mezara defnedildi.
Gündüz Alp Kimdir?
Türk boyları Anadolu’ya yaptıkları göç esnasında değişik yönleri ve yolları tercih etmişlerdir. Bunlardan biri olan Kayı boyu da dokuzuncu asırdan sonra Aral havzasından hareket edip Ceyhun’u geçerek Horasan’a , oradan Azerbaycan ve Ahlât’a , oradan da Hasankeyf ve Harput’a daha sonra da I. Alaeddin Keykubad (1219–1236) tarafından kendilerine verilen Ankara’nın güney batısındaki Karacadağ bölgesine , bilahare de III. Gıyaseddin Keyhüsrev (1264–1283) tarafından kendilerine kışlık ve yazlık olarak tahsis edilen Söğüt ve Domaniç bölgesine vararak 3.500 km. kadar olan göçü tamamlamışlardır.
Kayı boyu bahsedilen göçü on üçüncü yüzyılın ikinci yarısında 400 çadır ile boy beyi Gündüz alp yönetiminde yapmıştır.
Gündüz alp’in eşi Hayme Ananın Sungurtekin, Gündoğdu, (Er)Tuğrul ve Dündar adında dört oğlu vardır. (Ankara sınırları içerisinde bulunan Haymana İlçesi adını bu büyük Türk kadınından almıştır.)
Anılan göç sırasında Gündüz alp Rumların yaptığı bir baskın sırasında şehit olmuş ve Naaş’ı öldüğü yerde düzenlenen Mezara Defnedilmiştir (1158-1228) . Tarih boyunca korunarak adına yakışır şekilde türbe haline getirilen bu Anıt mezarın bulunduğu yere yüzyıllar boyu (Beymezarı) Beymazarı denilmiş , geçen zaman içerisinde bu ad değişikliğe uğrayarak Beypazarı olmuştur. Osmanlının atası Gündüz alp ‘e ait bu anıt mezar Ankara’ya bağlı Beypazarı ilçesinin Hırka Köyünde bulunmaktadır.
1231 yılında Ankara’ya gelen I. Alaeddin Keykubat Ankara Hisarında ve Gündüz Alp’in mezarının bulunduğu yer olan Beypazarında kendi adıyla anılan Alaeddin Camisini yaptırmıştır.